TÜRK TİCARET KANUNU ( Kanun Numarası 6102)
* Mahkeme,
hakkında ticari bir hüküm bulunmayan ticari işlerde, ticari örf ve âdete, bu da
yoksa genel hükümlere göre karar verir.
TİCARİ ÖRF VE
ÂDET
* Kanunda aksine
bir hüküm yoksa ticari örf ve âdet olarak kabul edildiği belirlenmedikçe, teamül, mahkemenin yargısına esas olamaz.
Ancak, irade açıklamalarının yorumunda teamüller de dikkate alınır.
* Bir bölgeye veya
bir ticaret dalına özgü ticari örf ve âdetler genel olanlara üstün tutulur.
İlgililer aynı bölgede değillerse, kanunda veya sözleşmede aksi öngörülmedikçe,
ifa yerindeki ticari örf ve âdet
uygulanır.
* Ticari örf ve
âdet, tacir sıfatını haiz bulunmayanlar hakkında ancak onlar tarafından bilindiği
veya bilinmesi gerektiği takdirde uygulanır.
1. Ticari hükümler
2. Ticari örf ve adetler
3. Genel hükümler
4. Adi örf ve adetler
5. Hakimin yarattığı hukuk
TİCARİ İŞLER
* Bu Kanunda
düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller
ticari işlerdendir.
** Ticari
davalarda da deliller ile bunların sunulması 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı
Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine tabidir; miktar veya değeri beş yüz bin Türk lirasını geçmeyen
ticari davalarda basit yargılama usulü uygulanır.
** Aksine hüküm
bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari
davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.
** Bir yerde asliye ticaret mahkemesi varsa, asliye
hukuk mahkemesinin görevi içinde bulunan ve 4 üncü madde hükmünce ticari
sayılan davalarla özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer
işlere asliye ticaret mahkemesinde
bakılır. Bir yerde ticaret davalarına bakan birden çok asliye ticaret mahkemesi varsa, iş durumunun gerekli kıldığı
yerlerde Hâkimler ve Savcılar Yüksek
Kurulunca, asliye ticaret mahkemelerinden biri veya birkaçı münhasıran bu
Kanundan ve diğer kanunlardan doğan deniz ticaretine ve deniz sigortalarına ilişkin
hukuk davalarına bakmakla görevlendirilebilir.
** Asliye ticaret
mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki
ilişki görev ilişkisi olup, bu
durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.
** Asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yargı çevresindeki bir ticari davada görev kuralına dayanılmamış olması, görevsizlik kararı verilmesini gerektirmez; asliye hukuk mahkemesi, davaya devam eder.
DAVA ŞARTI OLARAK ARABULUCULUK
* Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.
* Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren altı hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla iki hafta uzatılabilir.
**Ticari
hükümler koyan kanunlarda öngörülen zamanaşımı süreleri, Kanunda aksine
düzenleme yoksa, sözleşme ile değiştirilemez.
**İki veya daha fazla kişi, içlerinden
yalnız biri veya hepsi için ticari niteliği haiz bir iş dolayısıyla, diğer bir
kimseye karşı birlikte borç altına girerse, kanunda veya sözleşmede aksi
öngörülmemişse müteselsilen sorumlu olurlar. Ancak, kefil ve kefillere, taahhüt
veya ödemenin yapılmadığı veya yerine getirilmediği ihbar edilmeden temerrüt
faizi yürütülemez.
* Ticari işlerde faiz oranı serbestçe belirlenir.
** Üç aydan aşağı olmamak üzere, faizin anaparaya eklenerek birlikte tekrar faiz yürütülmesi şartı, yalnız cari hesaplarla her iki taraf bakımından da ticari iş niteliğinde olan ödünç sözleşmelerinde geçerlidir. Şu şartla ki, bu fıkra, sözleşenleri tacir olmayanlara uygulanmaz.
* Aksine sözleşme yoksa, ticari bir borcun faizi, vadenin bitiminden ve belli bir vade yoksa ihtar gününden itibaren işlemeye başlar. ****
A) TİCARİ
İŞLETME
1. Bütünlük
ilkesi
* Ticari işletme,
esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin
devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir.
* Ticari işletme
ile esnaf işletmesi arasındaki sınır, Cumhurbaşkanı
kararıyla belirlenir.
* Ticari işletme,
içerdiği malvarlığı unsurlarının devri için zorunlu tasarruf işlemlerinin ayrı
ayrı yapılmasına gerek olmaksızın bir
bütün hâlinde devredilebilir ve diğer hukuki işlemlere konu olabilir. Aksi
öngörülmemişse, devir sözleşmesinin duran malvarlığını, işletme değerini, kiracılık
hakkını, ticaret unvanı ile diğer fikrî mülkiyet haklarını ve sürekli olarak
işletmeye özgülenen malvarlığı unsurlarını içerdiği kabul olunur. Bu devir
sözleşmesiyle ticari işletmeyi bir bütün hâlinde konu alan diğer sözleşmeler
yazılı olarak yapılır, ticaret siciline tescil
ve ilan edilir.
B) TACİR
I - Gerçek
Kişiler:
1. Genel olarak
* Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir.
* Bir ticari işletmeyi kurup açtığını, sirküler, gazete, radyo, televizyon ve diğer ilan araçlarıyla halka bildirmiş veya işletmesini ticaret siciline tescil ettirerek durumu ilan etmiş olan kimse, fiilen işletmeye başlamamış olsa bile tacir sayılır.
* Bir ticari işletme açmış gibi, ister kendi adına, ister adi bir şirket veya her ne suretle olursa olsun hukuken var sayılmayan diğer bir şirket adına ortak sıfatıyla işlemlerde bulunan kimse, iyiniyetli üçüncü kişilere karşı tacir gibi sorumlu olur.
** Küçük ve
kısıtlılara ait ticari işletmeyi bunların adına işleten yasal temsilci, tacir
sayılmaz. Tacir sıfatı, temsil edilene aittir. Ancak, yasal temsilci ceza hükümlerinin uygulanması yönünden tacir gibi sorumlu olur.
**Kişisel
durumları ya da yaptığı işlerin niteliği nedeniyle yahut meslek ve görevleri
dolayısıyla, kanundan veya bir yargı kararından doğan bir yasağa aykırı bir
şekilde ya da başka bir kişinin veya resmî bir makamın iznine gerek olmasına
rağmen izin veya onay almadan bir ticari işletmeyi işleten kişi de tacir sayılır.
ESNAF
** İster
gezici olsun ister bir dükkânda veya bir sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedenî çalışmasına dayanan ve geliri 11
inci maddenin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı
aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi
esnaftır.
TÜZEL KİŞİLER
(1) Ticaret şirketleriyle, amacına varmak için ticari bir işletme işleten vakıflar, dernekler ve kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri tarafından kurulan kurum ve kuruluşlar da tacir sayılırlar.
(2) Devlet, il
özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri ile kamu yararına çalışan
dernekler ve gelirinin yarısından fazlasını kamu görevi niteliğindeki işlere
harcayan vakıflar, bir ticari işletmeyi, ister doğrudan doğruya ister kamu
hukuku hükümlerine göre yönetilen ve işletilen bir tüzel kişi eliyle
işletsinler, kendileri tacir sayılmazlar.
DONATMA İŞTİRAKİ
(1) Tacire
ilişkin hükümler donatma iştirakine de aynen uygulanır.
TACİR OLMANIN
HÜKÜMLERİ
- · İflasa tabi olmak
- ·
Ticaret unvanı kullanmalıdır
- ·
Tescil yükümlülüğü vardır
- ·
Ticari örf ve adete tabidir/ister bilsin
ister bilmesin.
- ·
Tacirler çek kullanacaksa tacir çeki
kullanmalıdır*
- ·
Ticari iş karinesine tabidir.
- ·
Ticari defter kullanmalıdır
- ·
Ücret ve faiz isteme hakkı vardır*
- ·
Ücret ve cezai şartın indirilmesini
isteyemezler*
- ·
Basiretli iş adamı gibi davranmalıdırlar
- ·
Fatura vermelidir
- ·
Odalara kayıt olmalıdır*
Fatura:
- Sözleşmenin icrasıyla ilgilidir.
- Sözleşmenin icra aşamasında çıkar.
- Faturayı alan taraf aldığı tarihten itibaren 8 gün içinde itiraz etmezse içeriğini de kabul etmiş sayılır.
Teyit Mektubu:
* Sözleşmenin kuruluşuyla ilgilidir.
* Sözleşmenin yazılı şekle bağlanmasını kolaylaştırır.
* Teyit mektubunu alan kişi 8 gün içinde itiraz etmezse sözleşme teyit mektubuna göre kurulmuş sayılır.
Ticari Satış Ve
Mal Değişimi
(1) Bu maddedeki özel hükümler saklı kalmak
şartıyla, tacirler arasındaki satış ve mal değişimlerinde de Türk Borçlar Kanununun satış sözleşmesi
ile mal değişim sözleşmesine ilişkin hükümleri uygulanır.
(2) Sözleşmenin
niteliğine, tarafların amacına ve malın cinsine göre, satış sözleşmesinin kısım
kısım yerine getirilmesi mümkün ise veya bu şartların bulunmamasına rağmen
alıcı, çekince ileri sürmeksizin kısmi teslimi kabul etmişse; sözleşmenin bir
kısmının yerine getirilmemesi durumunda alıcı haklarını sadece teslim edilmemiş
olan kısım hakkında kullanabilir. Ancak, o kısmın teslim edilmemesi dolayısıyla
sözleşmeden beklenen yararın elde edilmesi veya izlenen amaca ulaşılması imkânı
ortadan kalkıyor veya zayıflıyorsa ya da durumdan ve şartlardan, sözleşmenin
kalan kısmının tam veya gereği gibi yerine getirilemeyeceği anlaşılıyorsa alıcı
sözleşmeyi feshedebilir.
(3) Alıcı
mütemerrit olduğu takdirde satıcı, malın satışına izin verilmesini mahkemeden isteyebilir.
Mahkeme, satışın açık artırma yoluyla veya bu işle yetkilendirilen bir kişi
aracılığıyla yapılmasına karar verir. Satıcı isterse satış için yetkilendirilen
kişi, satışa çıkarılacak malın niteliklerini bir uzmana tespit ettirir. Satış
giderleri satış bedelinden çıkarıldıktan sonra artan para satıcının takas hakkı
saklı kalmak şartıyla, satıcı tarafından alıcı adına bir bankaya ve banka bulunmadığı
takdirde notere bırakılır ve durum hemen alıcıya ihbar edilir.
(4) Malın ayıplı
olduğu teslim sırasında açıkça belli
ise alıcı iki gün(2019 icra sorusu)
içinde durumu satıcıya ihbar
etmelidir. Açıkça belli değilse
alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz
gün içinde incelemek veya incelettirmekle
ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak
için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda, Türk Borçlar
Kanununun 223 üncü maddesinin ikinci fıkrası uygulanır.
0 Yorumlar